19 Eylül 2012 Çarşamba

saçmalıklar zinciri

anlamıyorum nasıl bu hale geldim. yazdıklarımı en son çatıda bir yerlere saklamıştım ve şimdi onları bulamıyorum. nereye gittiler nasıl kaybettim onları bilmiyorum. kim aldı nereye attı nereye saklandılar bulamıyorum. pişmanlıklarım gözyaşlarım ilklerim hep ordaydı sıkı sıkı sarmıştım sonra yerleştirmiştim  kuytu bi köşeye ama şimdi yoklar.
 uzun zamandır yoklar.
peki yaşananlar niye silinmiyo hafızamdan hepsini unutmak istiyorum. saklansınlar ve bir daha hiç çıkmasınlar. kendi ellerimle öldüreyim onları evet geçmişimin katili olmak istiyorum. acısız bi ölüm olsun yeterince acı verdi zaten affetmedim ama yine de acısız olsun. bi anda. offfff.
ama gitmiyorlar oradan hep orada işte kemirip duruyo acı vererek en güzel anlarda bi ısırık daha alıyor ve gitmiyor.
 insan geçmişinden kurtulamaz. onu yakasından silkip atamaz. unutamaz her an hatırlamaz belki ama unutamaz.  sevdiği için değil sevmediği için.
 carpe diem saçmalıktır. hayatımda duyduğum en büyük saçmalık. bunu söyleyen büyük ihtimalle intihar etmiştir. geçmişinden geleceğinden. intihar etmiştir.ve giderken o kadar korkaktır ki yalnız kalmak istememiş ve yanında bi çok aptalı da beraber götürmek istemiştir. hadi herkes gitsin carpe diem !

o gece o uçurumdan atlamalıydım.

18 Eylül 2012 Salı

bekle beni

olmuyorsa zorlamamak gerekir. aslında bazen de olamaması daha iyidir. kendi kendine konuşmak ne kadar saçma ise kendi kendine yazmak da o kadar saçma. evet biliyorum kimse bilmeyecek. ama olsun. çok uzun zamandır yazmadım. aslında en son mavi önlük giydiğim zamanlarda yazı hayatımın zirvesinde bıraktım bu işi. ödülümü elime aldığımda bıraktım. kimsenin bilmesine gerek yoktu artık. ve kimse bilmedi de. artık.

beklemek şu an yaptığım gibi yazıp yazıp tekrar silmek gibi. hayatı yazıp yazıp siliyorum sonra tekrar yazıp oynuyorum tekrar siliyorum ve tekrar sil baştan. beklemek işte aynen bunu yapmak. geleceğini bilmek ya da bilmemek; şehirler arası yolculuk yaparken yolun tıkandığı zamanlarda karşı otobüste gördüğün insanlar gibi. tekrar görüp görmeyeceğini bilmezsin. emin değilsin. işte aynen öyle.

önceden düşünürdüm. çabalardım. müzik dinlerdim. eğlenirdim. çalışırdım. ağlardım. uyurdum. koşardım koşardım ve yorulmazdım. düşünmüyorum. yazmıyorum.okumuyorum. dinlemiyorum. sanırım bi sınavdan geçiyorum. geçemiyorum kalıyorum.

kalacaksam eğer de öyle bir almamalıyım sıfır olmalı sıfır. tamamen sıfırlanmalı.





2 Temmuz 2012 Pazartesi

...

yine, yeni, yeniden


vedalar...


hayatım atlı karınca gibi olduğu yerde dönüp dururken değişen tek şey gittikçe kaybolan silüetler.

14 Haziran 2012 Perşembe

olmayan şehir.... hiç olmayacak şehir....

gelip geçenler oldu hayatımdan. her hayattan gelip geçenler olur. gelip geçmeyenler.
 geçemeyenler...
 nereye gitsem mavi...


içimde dalga dalga özlemin büyüyor. ah istanbul... neredesin şimdi. beni istemedin. sokaklarına ışıklarına denizine bi tek yakana bile istemedin silktin beni.  böylesi mi iyi. o büyülü sessizliğin kulaklarımda uğulduyor ve o gözlerim karanlığından kör oldu. zıtlıkların şehri. beni sana aşık olduğum için mi istemedin. sevmeseydim alır mıydın beni de kucağına. belki oradan oraya savururdun ama beraber olurduk işte. kaldırımlarında benim de izim olurdu denizin de benim de dalgam olurdu. 


ah deniz olayım tuzumu rüzgarda savurayım... deliyim
ah ne yelken ne yel köpüklerde kaybolayım ... deliyim


saçlarım rüzgarında savrulsaydı kimseyle değil sadece seninle gezseydim elele...
korktun mu yoksa benden... hayır zarar vermezdim sana... deliyim belki ama sana zarar vermezdim...


yine bi istanbul kokusu geldi burnuma... deniz yosun dalga özlem kokusu...


yine bi istanbul sesi çınladı kulaklarımda... şehir insan özlem sesi...


ve yine çok özledim...


ama bu sefer sen de özledin biliyorum hissediyorum beni çağırıyosun belki de. ya da hala hazır değiliz birbirimize.


bi kuş yolladım sana kanatlarında istanbul var. bende ki seni sana yolluyorum. ya al beni kollarına ya da çağırma artık sessiz sessiz çünkü ben sandığın kadar güçlü değilim. evet değiştim bak bambaşka bi insan oldum nerdeyse. belki sen bile tanıyamazsın. bu halimle de kabul eder misin...beni...


kalbim çok yorgun bu günlerde. seni çok özledim bu günlerde. tam da olmayacak günlerde... 


hadi git artık  bırak beni ki ben de mutlu olayım. hadi ben senin iki yakandan da düştüm bak tutunamıyorum artık.  sen de o son bağını kes benimle....


İSTANBUL...


özlemek belki çok anlamsız kapkara bi resim yapmak ama içinde milyon tane rengi barındıran bi kapkara resim. ama ne yapayım... ben çok özledim. 










11 Haziran 2012 Pazartesi

sadece bi şarkı...




Gerçekler nerde, hüzünler çoğalmış..
Aşk için kurduğum düşlerin yerini,
Kocaman yanılgılar almış.
Geriye dönemem, ölümden beterdir yenilgiler.
Gözyaşlarım birer birer, uykularımda toplanmış.
Gece oldu, sözüm bitti, uykum geldi, yatağım boş, üşüyorum, nerdesin?
Tükendim artık, sen yoktun, hiç olmadın, ben ağladım, sen güldün, nerdeyim?

Sevgiler nerde, gerçekler yalanmış.
Aşk için kurduğum düşlerin yerini,
Kocaman yanılgılar almış.
Günleri geçiremem, kalbimden düşer sevişmeler.
Gidişlerim birer birer, özleminde çoğalır.
Gece oldu, sözüm bitti, uykum geldi, yatağım boş, üşüyorum, nerdesin?
Tükendim artık, sen yoktun, hiç olmadın, ben ağladım, sen güldün, nerdeyim?

9 Haziran 2012 Cumartesi

"gün olur alır başımı giderim, denizden yeni çıkmış ağların kokusunda...."

yazın istanbul'a gidelim demiştim. istanbula gidip atlayalım vapura adalara gidelim. o hem koskoca yalnızlıkla başbaşa duran hem de çılgın kalabalığın ortasındaki adalara fak etmez büyük ya da küçük; yalnızlığın büyüğü küçüğü mü olur. ama biz gidelim, yalnız kalmaya, yalnızlığa, o sese gidelim.
dedim.

giderken de "...o ada senin bu ada benim yelkovan kuşlarının peşi sıra...." diye şarkının devamını getiririz.
dedim.

tamam dedi sadece.

4 sene öncesinde yaşanılanlar geldi sonra hatıra. içlerde ne varsa söylendi. yalnızlıklar, üzüntüler, sevinçler bir bir çıktı saklandıkları yerden ve hepsi artık sahibine gitmek üzere yola koyuldular. sessizce kabullendi büyük bir içtenlikle aldı onları sahip. rahatladı mı peki iade eden. kurtuldu mu. sustu mu içinde kalan kırıntılar. hiç mi hatıra gelmedi. neden.
dedim.

sana senin sevdiğinle veda edicem:
belki hiç okumayacaksın hiç haberin olmayacak hiç sezmeyeceksin ama yine de yazdım.
beki bi gün bi yerde olur ya seni tekrar görmek dileğiyle...

sana bi sıfat bulamadım ne garip.
hoşça kal.
kendin ol.
sinem.


22 Mayıs 2012 Salı

SON mu BAŞLANGIÇ mı ?

  bu sona geldiğime bu kadar üzüleceğimi tahmin etmezdim. her şey sanki bi anda olup bitti evet evet bi anda. geriye dönüp baktığımda elimde ne var diyorum kendime. ufak tefek üzüntüler, sevinçler bi kaç dost, bi kaç arkadaş, bi kaç gıcık insan, bi kaç şehir, bir çift nemli göz hayal kırıklığı yeni başlangıçlar, yepyeni sonlar, off bu kadar zor mu bitirmek bi hayatı ya da yeni bir hayata başlamak...

kalbim bi mezarlık sanki... bir sürü insanı gömmüş olmanın verdiği keder. evet gömüyorum çünkü belki bir daha hiç ama hiç göremeyeceğim insanlar çıkartıyorum hayatımdan. son kez vedalaşmalar. yolun açık olsun diye biten cümleler.... hangi yol... ne kadar açık... 

büyüdüm hem de çok büyüdüm. hatta yaşlandım ve öldüm sonra tekrar doğdum. ama hiç unutmadım.

unutmak çok zor belki eskiden olduğu kadar acıtmıyor ama unutulmuyor hiçbir yaşanan. çok pişman olduğum şeyler yaşadım. sonuna kadar o pişmanlığın verdiği acıyı çektim sonra duruldum sonra yeniden başladım.

kısır döngü aynı atlıkarınca gibi. sürekli gidiyoruz ama nereye. hep ilk başladığımız yere. bağımlıyız aslında hayata. hem de ölümüne bağımlıyız.

şimdi ise yine bir sona geldim. pek iyi bi bitiş olmadı çizgiye geldiğimde bi baktım her şeyimi yitirmişim oysa ki. umarım bu sefer iyi bi başlangıç yapmayı başarabilirim. o zaman perde kapansın diyorum ama bu kez son olsun.

...